Terimler

Saat 1:28. İnsan bu saatte uyanıp neden bilgisayarı açar? Önemli bir e-posta gönderilmemiştir, bir yerde bir doğal afet olmuştur, ülke yerinde duruyor mu diye merak edilmiştir, yarınki toplantı saati kaçtı unutulmuştur, … bir sürü nedeni olabilir anlayacağınız. Benim nedenim mi?

Kediye bir yatak örüyorum. 60 sıra ör demişti, tarif. Ördüm, vardım 60’a. Saat neredeyse gece yarısı. Ama o 60 sıra ile ancak kedinin oyuncağı zavallı farelere yatak çıkıyor. Neyse dedim, geç oldu, uyuyayım. Belki bere gibi dikiyorum ya, daha bir geniş olur üstü dedim. Kafa yastığa değdi mi uyurdum. Yok uykum gelmedi. 60 sıra mı dedi tarif gerçekten? Açtım baktım, 60 sıra diyor. Gizli bir ölçme birimi mi var örgücüler arasında diye arama motorlarında harıl harıl arandım. Amerika “farklıyız biz” imajı ile hala arşın ve kulaçta kaldığı için kesin garip bir birim yine bu dedim.

1.5 saat arandım, sonra öğrendim ki sayarken çıkık sıraları sayıyormuş sadece anlatan kişi. Aslında 120 sıra örmek gerekiyormuş. Neden 60 deyip uykusuzluğa sebep oluyorsunuz ey örgücüler? 3 güne biter ya 60 sıra ne ki dediğim proje en az 6 güne çıktı. Ben bir iş elimde 5 günden fazla kaldı mı bitiremiyorum ki. Hepten kaçtı uykum artık. Neden sadece çıkık olanları sayıyorsunuz? Örgü tipi haraşo diye demeyin valla, bayılırım şuracıkta. Haraşo diye bir seferde iki sıra örgü çıkarmıyor bu eller. Bundan başka daha ne örgü terimleri var anlamadığım. Mesela, hep düz örgü örüyorsun ama çıkan sonuca haraşo deniyor. Bir düz bir ters örüyorsun, sonuç düz örgü (tersinden bakınca da ters örgü, aman ya). Zamanında çok itiraz etmiştim bu tanımlamaya, az çekmedi anacığım dilimden. Örgünün sonucunu terimleştirmişler, örme şeklini değil. Neden?

Hiç sorgulamamıştınız değil mi o örgü tiplerinin isimlerini? Böyle sorgulamalarla geçiyor hayatım işte. Bunların üstüne bir de bazı işleri tersinden yapışım var. Mesela bana örgü öğretirken ipi saat yönünün tersine atarsan anlamam, ben onu yine saat yönünde atarım. Ekmek yapmayı öğrenirken, annem hamuru dışa doğru yuvarlarken kavrayamayan ben içe doğru yaptım hep. Kazakları, t-shirtleri tersten giyerim, ne gerek var düzleştirmeye, ters yıka-ütüle-katla, sonra tersten giy düz oluyor işte.

Yüksek lisansta da böyleydim. Lego gibi parçalardan bir sarmal yapı oluşturacaktık bir derste. “Yaptım, işte oldu, çok kolay ki” diye hava attım hemen, en kısa sürede yapan olarak. Daha fazla kişinin yapmasını bekleyen profesör bana bakarak “Bazılarınız sol-elli sarmal yaptı farkında olmadan, nadirdirler. L-aminoasitlerinden sağ-elli sarmal oluşur” diye devam etti derse. Şaşkın, elimdekinin diğerlerinden farklı olduğunu gördüm. Nedenini bir türlü anlayamadım. Bozup tekrar yapmama rağmen o sağ-elli sarmalı bir türlü çıkaramadım. Biz bunu lisansta da görmüştük, neden sağ-elli sarmalı yapamıyorum?

Tekrar denesem acaba çıkarır mıyım o sarmalı? Belki. İnsan dönem dönem takılıyor belli bir düşünme biçimine. O dönem bitmeden mümkün olmuyor bazı şeyler. Ne zaman bittiğini de denemeye devam etmeden göremiyor. İşin içinde bir de insanın “özü” ya da “karakteri” var. İnşa ettiğiniz, yonttuğunuz kişiliğin de ötesinde olan bu karakteri değiştirmek kolay değil. Belki benim bazı şeyleri tersten yapmam karakterim ve bunu değiştirmek için savaş vermek yerine bu farklılığın bilincinde olup anlatılanı ona göre yorumlamam lazım, hatta avantaja çevirmem. Kıyafetleri tersten giymeyi başararak zamandan tasarruf ediyorum mesela. Yok, hayır, kesinlikle tembellik değil. Gülme ya, gerçekten sevdiğim bir şey bu kıyafetin ters döngüsü. zamandan tasarruf. Tavsiye ederim.

Bir Cevap Yazın

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.