Yıllarca hep boyamaya ve çizime ilgi duymuşluğum vardır. En sık aldığım hediyedir çizim defteri. Rüyalarında bile yağlı boya tablolar yapan biriyim. Ne çizeyim, ne boyayayım diye düşünmeme hiç gerek olmadı bugüne kadar. Kendi başıma bir galeriyi dolduracak kadar fikir var aklımda. Madem bu kadar fikir var, neden hiç sergi açmadım? Disiplinsizim. Kağıtta bıraktığım her iz istediğim yerde olmuyor, çünkü yeteneğimi geliştirmeye hiç uğraşmadım. Çizmek istediklerim ilk baştan doğru, daha doğrusu istediğim gibi olmayınca da her işi yarım bırakıyorum. Buna bir son vermenin yollarını aradım, kendi başıma.
Üstümdeki fazlalık ceket, hırka gibi kıyafetlerden kurtulmak için kolumdaki çantayı yanımdaki size vermeyişim ‘Ben kendi başıma yaparım!’ takıntımdan gelir. Resim için de ‘Kendi başıma yaparım; internet var; kitaplar var!’ dedim. Ama kendi başıma olmadı. Geçen sene sonunda kabul ettim yardım almam gerektiğini ve özel derslere yazıldım. Aslında isteğim kursa yazılmaktı özel ders yerine ama Baltimore, Baltimore’luğunu yaptı ve ulaşabileceğim bir yerde ateş pahası olmayan bir kurs bulamadım.
Takelessons.com sitesi üzerinden birini buldum sonunda. Tam da istediğim gibi klasik çizim eğitimi almış biri. Ne derseniz deyin. Bu işler önce kendi tekniğini bulmak ile olmuyor. Önce insan gerçekliği kağıda aktarabilmeli. Sonra yaratıcılığını ekleyip kendi yolunu bulmalı. Cümleyi bozmadan önce cümle kurmayı öğrenmeli. Düzgün cümle kurmayı öğrendi diye roman yazamayan bir yazar, yaratıcılığını kaybetmiş bir şair duydunuz mu? Neden resim eğitimi farklı olsun ki? Neden gerçekçi çizmeyi öğrenmek yaratıcılığı öldürsün? Aksine her şey çizim ile başlıyor resimde. Bence gerçekçi çizmeyi öğrendiyseniz kendinize öğretemeyeceğiniz yöntem yoktur.
En sevdiğim ressam van Gogh, kardeşi Theo’ya yazdığı mektupların birinde şöyle demiş: “Dikkatli çalışma, Bargue’nün alıştırmalarının sürekli ve tekrarlı çizimi bana şekil çizme hakkında daha fazla bilgi sağladı. Ölçmeyi, görmeyi ve ana hatları oluşturmayı öğrendim. Öyle ki bana daha önce umutsuzca imkansız gelen şeyler yavaş yavaş mümkün olmaya başladı, şükürler olsun.” Bargue alıştırmaları üstteki resimde de bir örneğini görmüş olduğunuz çizim tekniği. İşin içinde perspektif yok. Gördüğünüzü kesin ölçümler ile kağıda aktarıyorsunuz. Çizgilerin oluşturduğu negatif şekle bakıyorsunuz. Başlama noktası da genellikle iki rehber çizgininin kesişimi etrafında oluyor. Bu çizim yöntemini daha önce duymamıştım. Beni bu yöntem ile tanıştıran şu anki resim öğretmenim oldu. Belki okul müfredatlarımızda olan bir yöntemdir, ama bu şekilde çizmeyi öğrendiğimi hiç hatırlamıyorum açıkçası ortaokul ya da lisede. Bence kesinlikle öğretilmesi gerek.
Bargue alıştırmaları ismini Charles Bargue’den alıyor. Wikipedia olmayan ve Türkçe olan bir kaynak eklemek istedim Charles Bargue ile ilgili lakin bulamadım. İnternet ile artık herşeye ulaşıyoruz diyoruz ama Türkçe kaynak sayısının ne kadar az olduğunu yeni yeni fark ediyorum. İngilizce bilenler ya da Google Translate kullanmaya çekinmeyenler için bulduğum en detaylı blog’a şu linkten ulaşabilirsiniz. Charles Bargue hayatını anlatmasa dahi size bu yöntem hakkında daha fazla bilgi verir.
Ben 3.no’lu alıştırmadan başladım. Ama geri dönüp bir ve iki numarayı da çalışacağım. İlk çizimimin düzeltmiş hali üstte. Bu çalışmada çizgiler birbirine yakın olduğu için yerleştirmede bir sorun yaşamadım. En büyük düzeltme gözün ön çizgisinde yapıldı ve benim bütün hafta niye kağıttakine benzemiyor diye kafayı yediğim çizim bir anda çok farklı bir hal aldı. Ben çizgiyi hafif dışa bükey (ya da daha düz) yapmışım, ama aslında içe bükey olması gerekiyormuş. Ne gözmüş arkadaş, bütün çizimi tanınmaz hale getirdi ufacık bir farklılık yüzünden.
Bu alıştırmadan diğer iki çizimim ise içler acısı idi. Çizgiler birbirine daha uzak olduğu ve ölçümü yanlış yaptığım için burundan aşağısı silinip düzeltildi. O yüzden bu hafta diğer iki çizimi tekrarlayacağım. Yavaş ilerliyor olacağım ama önemli olan kağıda konan her çizginin ilk seferde doğru olmasını sağlamak. Böylece çizimin son halinin istediğim gibi olma ihtimalini arttırıp nerede yanlış yaptım diye haftalarımı harcamayacağım.
Çizim heyecanı ile işleri aksattım. Az önce profesörden gelen e-posta ile dünyaya geri döndürüldüm. Makale hakemliği yapıyordum, son teslim tarihi 3 gün sonrası imiş. Peh. 3 gün dediğin ne ki, gözünü bir iki açıp kapıyorsun bitiyor. Neyse para kaynağını kesmemek gerek, bana kolay gele.